Pazarlamanın 4P’si
Günümüzde teknolojinin etkisiyle birlikte ürün ve hizmetlere dair hem ihtiyaçların hem de pazarlama koşullarının son derece değişken olduğu ortadadır. Bazı sektörlerden pazardan kalıcı olarak değişirken pek çok sektör ise aynı anda oyuna katılmıştır. Bu değişken dengeler içerisinde ürünlerin ya da hizmetlerin rekabet kulvarı içinde kıyaslanabilmesi adına da ‘Pazarlamanın 4P’sine’ başvurulur. 4P kavramı öne çıkmak ve rakiplerini geride bırakmak için pazarlama stratejileri geliştiren her marka ve firma için tartışmasız bir etki ve öneme sahip olduğundan bu kavramı birlikte inceliyoruz.
Neden Pazarlamanın 4P’si?
Pazarlama dünyasının önde gelen isimlerinden Philip Kotler’e ait Pazarlama İlkeleri kitabıyla birlikte ortaya çıkan ve yayın tarihi 1960 yılından bu yana pek çok firma tarafından benimsenen 4P kavramı, şirketlere pazarlamaya ilişkin hedeflerine ulaşmak amacıyla pazarı analiz etmek için sunulan bir ‘pazarlama kiti’ olarak hizmet ediyor. Firmalara müşteri odaklı bir bakış açısı kazandıran bu kavrama göre hareket edildiği takdirde ürün ya da hizmetlerin müşterinin talep ve beklentilerinin yanı sıra satın alma davranışlarına göre düzenlenmesi gerekiyor. Buradan da anlaşılacağı üzere strateji için önce ürünün hazır olması ve piyasanın durumuna göre fiyatlandırılması gerekiyor.
Pazarlama dünyasındaki herkesin çok iyi bildiği, en azından yakından aşina olduğu pazarlamanın 4P’si kavramı, bir girişimin yalnızca planlandırılması için değil, gelen tekliflerin değerlendirilmesinde veya satışlara yönelik optimizasyon sürecinde de sıklıkla karşımıza çıkıyor. Var olan pazarlama planlarının test edilmesi için de bu kavrama yönelmek mümkün.
Pazarlamanın 4P’si ve Detayları
Bahsedilen bu 4P ise şu şekilde listelenir:
- Product (Ürün)
- Price (Fiyat)
- Place (Konumlandırma)
- Promotion (Tanıtım)
Ürün şeklinde ifade edilen madde aslında sadece ürünü değil, hizmetleri de kapsamaktadır. Firmanın sağladığı tüm faaliyet türleri pazarlamanın temelini oluşturur ve buna bağlı diğer basamaklara geçiş yapılacaktır. Fiyatlandırma ise en çok önem arz eden değişkenlerden biri olarak maliyetin ve karın en iyi şekilde hesaplanmasını gerektirir. Fiyat aralıklarını belirlemede sadece piyasanın rekabet koşulları değil, hedef kitlenin geliri ya da ürünün karşılığı gibi pek çok unsur göz önünde bulundurulur.
Dağıtım olarak çevrilebilen konumlandırma yani place maddesi ise ürünün ya da hizmetin hedef kitleye doğru yerde ve doğru zamanda ulaştırılmasını ifade eder. Ürün doğru fiyatlandırılmış ve yüksek kalite olabilir, ancak tüm bunlar müşteriye doğru zamanda erişim sağlanmadığı sürece etkisiz çabalar olarak kalacaktır. Ürün veya hizmetin piyasada tutunabilmesi ise tanıtıma bağlıdır ve doğru kanallardan etkili tanıtımların şart olduğunu gösteren bir aşamadır. Oldukça basit bir örnekle ürünün yeni nesil ve genç kitlelere hitap etmesi halinde sosyal medya reklamları öncelikli bir kanal olarak görülebilir. Ürünün görünürlüğü, piyasada en iyi yerde konumlanmak ve bunun sürekliliğini sağlamak için şart olacaktır.
Firmaların kendi pazarlama uzmanları ve stratejistleri öncülüğünde uyarlayarak değerlendirebileceği ve sürekli optimizasyon için sürece daimi şekilde entegre edebileceği 4P kavramı, dünya genelinde en çok kabul gören plan seçeneklerinden biri. Firmanın ve markanın özelliklerine uyumlu hale getirilmesi gereken bu kavramın öncülüğünde tüm pazarlama sürecine dair soru işaretlerine son vererek analist bir girişim inşa etmek mümkün olabilir.
Yorumunuzu bırakın